“Bir Eğitim Lideri için önemli olan şey; inançlarınızı yönetim ekibiniz ve öğretmenlerinize sonuna kadar geçirebilmenizdir.” İlhami Serdar KARAMAN
Eğitim liderliği, sadece mevzuat yetkileri ile sınırlı kalmayan bir süreçtir. Aynı zamanda bir vizyon oluşturma ve bu vizyonu tüm eğitim topluluğuna aktarma sorumluluğunu içerir.
Eğitimde liderlik, eğitimsel değerlerin ve inançların güçlü bir şekilde savunulmasını ve bu inançların tüm eğitim paydaşlarına yayılmasını gerektirir. Bu bağlamda, John Dewey’in “Eğitim, hayatın kendisidir” (Dewey, 1916) sözü, eğitim liderlerinin rolünü anlamak için önemli bir çıkış noktası sunar. Eğitim liderleri, kendi inançlarını sadece bir söylem olarak bırakmayıp, bu inançları öğretmenler ve öğrencilerle paylaşarak onların eğitim pratiğine yansımasını sağlamalıdır.
Bir eğitim liderinin en temel görevlerinden biri, güçlü ve net bir vizyon oluşturmaktır. Bu vizyon, liderin inançlarının somut bir ifadesi olmalıdır. Ayrıca, sadece yönetim ekibi ile sınırlı kalmamalı. Tüm öğretmenlere ve öğrencilere kadar uzanmalıdır. Bu noktada, etkili iletişim stratejilerinin devreye girmesi gerekmektedir. Vizyonun etkili bir şekilde aktarılması, liderin sürekli olarak iletişim kurması ve bu iletişimi çeşitli kanallar aracılığıyla desteklemesi ile mümkündür. Peter Senge’nin “Beşinci Disiplin” (Senge, 1990) kitabında vurguladığı gibi, öğrenen organizasyonlar oluşturmak, liderlerin en temel görevlerinden biridir. Öğrenen bir organizasyon, sadece bireysel değil, toplu öğrenmeyi teşvik eder ve bu süreçte liderin vizyonu merkezi bir rol oynar.
Liderin inançlarını ve vizyonunu aktarmada en etkili yöntemlerden biri, bu vizyonun eğitim topluluğunda sürekli olarak tartışılmasıdır. Ayrıca, bu tartışmaların organize bir biçimde yönlendirilmesidir. Liderin vizyonunu destekleyen somut adımlar atması, bu inançların daha geniş bir kitle tarafından kabul edilmesini kolaylaştıracaktır. Eğitim liderleri, vizyonlarını yalnızca sözle değil, eylemle de göstermeli, bu sayede ekibin ve öğretmenlerin bu vizyonu benimsemesini sağlamalıdır.
İnançların ekip ve öğretmenlerle etkili bir şekilde paylaşılması, öncelikle güçlü bir iletişim süreci gerektirir. Bu iletişim süreci, açık, sürekli ve şeffaf olmalıdır. İletişim, sadece bilgi aktarma değil, aynı zamanda anlam yaratma süreci olarak da ele alınmalıdır. Bu bağlamda, liderin iletişimde empati göstermesi ve öğretmenlerin bakış açılarını anlamaya çalışması büyük önem taşır. Stephen Covey’in “Etkili İnsanların 7 Alışkanlığı” (Covey, 1989) kitabında yer alan “önce anlamaya çalış.” Sonra anlaşılmaya ilkesi, etkili iletişimin temel taşı olarak kabul edilir. Eğitim liderlerinin bu ilkeden yola çıkarak öğretmenlerle sağlıklı bir iletişim kurması, onların inançları benimsemesini kolaylaştıracaktır.
İletişim sürecinin bir diğer önemli unsuru, geri bildirim mekanizmalarının oluşturulmasıdır. Liderler, öğretmenlerin görüşlerini ve önerilerini dikkate almalı, bu doğrultuda kararlarını şekillendirmelidir. Bu yaklaşım, liderin inançlarının öğretmenler tarafından kabul edilmesini ve benimsenmesini sağlar. Ayrıca, liderin şeffaf olması, öğretmenlerin liderin niyetlerine güven duymasını ve bu inançların doğruluğuna inanmasını pekiştirir.
Eğitim liderleri, inançlarını paylaşırken çeşitli zorluklarla karşılaşabilirler. Bu zorlukların başında, değişime karşı gösterilen direnç gelir. Her birey, liderin vizyonunu ve inançlarını hemen kabul etmeyebilir. Direnç, insan doğasının bir parçasıdır ve çoğu zaman alışkanlıklara bağlı olarak ortaya çıkar. Bu gibi durumlarda, liderin sabırlı ve esnek olması büyük önem taşır. Warren Bennis’in “Liderlik” (Bennis, 1989) kitabında belirttiği gibi, liderlik aslında sürekli olarak değişimi yönetmekle ilgilidir. Bu süreçte direncin doğal bir parça olduğu unutulmamalıdır. Bu zorluklarla başa çıkarken, liderin değişim sürecini küçük adımlarla yönetmesi ve direnç gösteren bireylerle birebir ilgilenmesi gerekebilir.
Bir diğer zorluk, farklı inanç ve değer sistemlerine sahip öğretmenlerin bir arada çalışması durumunda ortaya çıkar. Bu gibi durumlarda, liderin farklı bakış açılarını bir araya getirerek ortak bir zemin oluşturması gerekmektedir. Lider, bu süreçte topluluk içinde bir denge kurmalı ve her bireyin katkısını takdir etmelidir. Bu tür zorlukların üstesinden gelmek, liderin inançlarının eğitim topluluğunda daha geniş bir kabul görmesini sağlayacaktır.
Sonuç olarak, eğitim liderleri için en önemli unsurlardan biri, inançlarını paylaşırken ekiplerinde güven inşa etmektir. Güven, liderin inançlarının kabul edilmesi ve paylaşılması sürecinde hayati bir rol oynar. Max DePree’nin “Liderliğin En Başarılı Anı” (DePree, 1987) kitabında belirttiği gibi, liderlik bir hizmet ve güven ilişkisidir. Güven, liderin sadece sözel iletişimiyle değil, aynı zamanda eylemleriyle de pekiştirilmelidir. Liderin tutarlılığı, adaleti ve empatisi, ekipteki güveni artırır ve bu güven, inançların daha geniş bir kabul görmesini sağlar.
Eğitim liderleri, bu süreçte dayanıklılık göstermeli ve inançlarını paylaşma konusunda kararlılıkla ilerlemelidir. Zorluklara rağmen, liderin inançlarını savunması ve bu inançları yayma çabası, sonunda başarıya ulaşacaktır. Bu bağlamda, liderin uzun vadeli bir perspektife sahip olması ve karşılaşılan engelleri aşmak için stratejik adımlar atması büyük önem taşır.
İlhami Serdar KARAMAN – 24.08.2024
x.com/iskaraman





