Okulun ilk günleri, öğrencilerin gelecekteki başarıları için kritik bir temel oluşturur. Harry K. Wong ve Rosemary T. Wong’un çalışmalarına göre, öğretmenler bu dönemi, öğrencilerle sağlam bir ilişki kurmak ve etkili bir öğrenme ortamı oluşturmak için kullanmalıdır. İlk günler, öğretmenin liderlik yeteneklerini sergileyerek sınıfta güven, düzen ve yüksek bir öğrenme motivasyonu oluşturması gereken bir dönemdir.
1. Hazırlık ve Planlama:
Eğitim bilimci Madeline Hunter’ın “Lesson Design” modeline göre, etkili bir dersin planlaması, öğrencilerin ne öğrendiğini, nasıl öğrendiğini ve bu bilginin onlara nasıl sunulacağını açıkça tanımlamalıdır. İlk günlerde bu yaklaşımı kullanarak öğrencilerinizin beklentilerini şekillendirebilirsiniz.
Etkili bir öğretmen, yalnızca ders planlarını değil, aynı zamanda olası senaryoları ve öğrenci tepkilerini de düşünerek hazırlanmalıdır. Öğretmenlerin, sınıfta nasıl bir atmosfer yaratmak istediklerini belirlemeleri ve bu atmosferi destekleyecek materyalleri hazırlamaları gerekmektedir.
İlk derslerin içeriklerinin yanı sıra, öğrencilerin okul hayatına kolay adapte olmasını sağlayacak etkinlikler planlanabilir. Örneğin, öğrencilere sınıf kurallarını tartışma fırsatı verin, böylece kuralların önemini daha iyi kavrayabilirler.
2. Sınıf Yönetimi:
B. F. Skinner’ın davranışsal psikoloji teorisine göre, pozitif pekiştirme, istenen davranışların pekiştirilmesinde etkili bir yöntemdir. Öğrencilerin doğru davranışlarını ödüllendirerek sınıf yönetiminde başarıyı artırabilirsiniz.
Sınıfın yönetimi, sadece kurallar koymaktan ibaret değildir; aynı zamanda bu kuralların nasıl uygulanacağı ve öğrencilerin bu kurallara uyum sağlaması için nasıl yönlendirileceği önemlidir. Öğrencilerle kurallar üzerine konuşmak ve onlara bu kuralların neden önemli olduğunu anlatmak, uyum sürecini kolaylaştırır.
Kuralları belirlerken öğrencilerin de görüşlerini alarak onları sürece dahil etmek gerekir. Bu, öğrencilerin kurallara uyma konusunda daha istekli olmalarını sağlar.
3. İletişim ve İlişkiler:
Carl Rogers’ın “Öğrenme Merkezli Eğitim” yaklaşımına göre, öğretmenlerin empatik, saygılı ve destekleyici bir iletişim tarzı benimsemesi, öğrencilerin özgüvenini artırır ve öğrenme sürecine olan ilgilerini pekiştirir.
Öğrencilerle etkili iletişim kurmak, onların öğrenme sürecine katılımını ve motivasyonunu artırır. Öğretmenler, öğrencilerin bireysel farklılıklarını ve öğrenme stillerini dikkate alarak iletişim kurmalı, onlara kendilerini ifade etme fırsatı tanımalıdır.
İlk günlerden itibaren öğrencilerin adlarını öğrenmeye özen göstermeliyiz ve onların bireysel hikayelerine ilgi göstermeliyiz. Bu, öğrencilere değer verildiğini hissettirecek ve aranızdaki bağı güçlendirecektir.
4. Öğrenme Ortamı:
Lev Vygotsky’nin “Sosyal Gelişim Teorisi”ne göre, öğrenme sosyal bir süreçtir ve öğrenciler, akranlarıyla ve öğretmenleriyle etkileşimde bulunarak öğrenirler. Sınıf ortamını bu etkileşimi destekleyecek şekilde düzenlemek önemlidir.
Fiziksel ve psikolojik bir öğrenme ortamı oluşturmak, öğrencilerin sınıfta kendilerini rahat ve güvende hissetmelerini sağlar. Bu ortamın düzeni, öğrencilerin odaklanmasını ve motivasyonunu artıracak şekilde düzenlenmelidir.
Sınıf, öğrencilerin işbirliği yapabilecekleri, kendilerini ifade edebilecekleri ve çeşitli öğrenme materyallerine kolayca erişebilecekleri bir şekilde düzenlemelidir. Renkli afişler, öğrencilerin motivasyonunu artıracak alıntılar ve sınıf içinde kullanılan öğrenme köşeleri oluşturulabilir.
5. Sürekli Mesleki Gelişim:
Donald Schön’ün “Reflektif Pratik” kavramı, öğretmenlerin kendi deneyimlerini değerlendirerek ve bu değerlendirmelerden ders çıkararak mesleki gelişimlerini sürdürmeleri gerektiğini vurgular. Kendi öğretim pratiğinizi sürekli olarak gözden geçirin ve iyileştirme yollarını arayın.
Etkili bir öğretmen, yalnızca öğrencilerini değil, kendisini de sürekli geliştirme çabasında olmalıdır. Mesleki gelişim programlarına katılmak, yeni öğretim yöntemlerini öğrenmek ve sınıfta uygulamak, öğretmenlerin etkinliğini artırır.
Mesleki gelişim fırsatlarını takip etmek ve mümkünse okul içinde meslektaşlarımızla birlikte öğrenme toplulukları oluşturmak son derece önemlidir. Bu topluluklar, karşılıklı bilgi alışverişi ve deneyim paylaşımı için harika bir ortam sağlar. Ayrıca meslektaşlarımızın derslerini zaman zaman izlemek ve notlar almak da önemli katkı sağlar.
Okulun ilk günleri, öğrencilerle sağlam bir ilişki kurmanın ve etkili bir öğrenme ortamı oluşturmanın temelini atar. Harry K. Wong ve Rosemary T. Wong’un hazırladıkları kitaptan da faydalanarak, öğretmenlerin bu dönemi en iyi şekilde değerlendirebilmelerini, öğrencilerini başarılı bir akademik yıl için hazırlayabilmelerini hatırlatmak istedim.
Çünkü bir öğretmen ne yapabilir sorusuna en güzel cevap bu hazırlıktır. Güçlü bir başlangıç, tüm yıl boyunca devam edecek olan başarılı bir öğretim sürecinin habercisidir.
İlhami Serdar KARAMAN – 31.08.2024
x.com/iskaraman





