“Benim ihtiraslarım var, hem de pek büyükleri; fakat bu ihtiraslar, yüksek mevkiler işgal etmek veya büyük paralar elde etmek gibi maddi emellerin tatminiyle ilgili değil.
Ben bu ihtirasların gerçekleşmesini vatanıma büyük faydaları dokunacak, bana da liyakatle yapılmış bir vazifenin canlı iç rahatlığını verecek büyük bir fikrin başarısında arıyorum.
Bütün hayatımın prensibi bu olmuştur. Ona çok genç yaşımda sahip oldum ve son nefesime kadar da onu muhafaza etmekten geri kalmayacağım.”
Mustafa Kemal Atatürk, 12 Ocak 1914, Madam Corinne’e mektup

Bu söz, bireyin farkındalık yolculuğunun sadece kendine dönük değil, aynı zamanda toplum ve insanlık için anlamlı bir hizmet haline gelebileceğini gösteriyor. Yüksek farkındalık, sadece bir bilinç hali değil; karakterin, ahlakın ve görev bilincinin birleşimidir.

Yeni bir yazı dizisi yazmaya karar verdiğimde; “Yüksek Farkındalık” kavramını zihnimde canlandıran Başöğretmen ve Ulu Önder Mustafa Kemal ATATÜRK oldu. O’nun hayatı en başından, bitmeyen ve bitmeyecek sonuna kadar farkındalıkla dolu. Çok genç yaşta farkına vardığı ve bu farklılıkla dünyada eşsiz bir lider olduğunu kanıtladığı şekliyle…

Günümüzün hızlı, gürültülü ve çoğu zaman yönsüz dünyasında “farkındalık” artık lüks değil, bir zorunluluk haline geldi. Ancak bu farkındalık sadece çevresel uyaranları algılamakla sınırlı kalmamalı. Asıl mesele, kişinin kendi iç dünyasında bir derinliğe ulaşabilmesiyle başlar: Yüksek Farkındalık işte tam da burada doğar.

Yüksek Farkındalık Nedir?

Yüksek farkındalık, bireyin yalnızca dış dünyayı değil, aynı zamanda kendi iç dünyasını, düşüncelerini, duygularını ve davranışlarının arkasındaki niyetleri de açık ve bilinçli bir şekilde algılayabilme kapasitesidir. Bu farkındalık hali:

  • Anlık değil, süreklidir.
  • Tepkisel değil, bilinçlidir.
  • Yüzeyde değil, derindedir.

Yüksek farkındalığa sahip bir birey, olaylara ve insanlara farklı gözlerle bakabilir. Kendini merkeze koymaz; empati kurar, bağlantı hisseder, dinler ve gözlemler. Ancak bu derin iç görü, beraberinde önemli bir soruyu da getirir:
“Ben bu bilinç haliyle karşımdaki tarafından gerçekten anlaşılıyor muyum?”

Farkındalığın Dışa Yansıması: Anlaşılmak

Yüksek farkındalık, sadece kişinin iç yolculuğu değildir. Aynı zamanda bir yansımadır. Kişi, içindeki berraklığı, dinginliği ve düşünce derinliğini dış dünyaya taşımak ister. Bu taşımada temel ihtiyaçlardan biri de anlaşılmaktır.

Ne var ki, yüksek farkındalık taşıyan bireyler zaman zaman şu duyguyla karşılaşabilir:
“Ben görüyorum ama acaba ben de yeterince görülüyor muyum?”

Bu, oldukça insani bir sorgulamadır. Çünkü içsel farkındalık büyüdükçe, kişinin çevresindeki uyumsuzluklar, yüzeysel bakışlar ve otomatik tepkiler daha fazla göze çarpar. Böyle zamanlarda kişi, ya kendini geri çeker ya da bu farkındalığını paylaşmak, ilham olmak ister.

Yüksek Farkındalık Sahibi Bireyin 5 Özelliği

  1. Kendini gözlemleme gücü: Otomatik tepkiler yerine bilinçli kararlar alır.
  2. Empatik duyarlılık: İnsanların söylediklerinden çok, söylemediklerini duyar.
  3. Duygusal disiplin: Duygularını bastırmaz ama onlara teslim de olmaz.
  4. Anlam arayışı: Yüzeyde değil, özde yaşamayı seçer.
  5. İçsel dinginlik: Gürültülü dünyada sessizliğin bilgeliğini taşır.

Yüksek farkındalık, bir ayrıcalık değil, geliştirilebilir bir bilinç düzeyidir. Ancak bu düzeye ulaşan bireyler, bazen yalnız, bazen sorgulayan, bazen de anlaşılmayı bekleyen kişilerdir. Ama en nihayetinde onlar, görünenin ötesini görebilen ve gösterenlerdir.

Bazen tek bir bakışta, bazen bir cümlede, bazen de bir susuşta farkındalıklarını ortaya koyarlar.

Çünkü bilirler ki, gerçek dönüşüm önce içeride başlar. O halde içeriye odaklanmaya ve keşfetmeye devam.

(Devam edeceğiz…)

İlhami Serdar KARAMAN –31.08.2025

x.com/iskaraman

Popüler