“Dil bir köprüdür… İnanç bir köprüdür… Tarih bir köprüdür… Köklerimize inmeli ve olayların böldüğü tarihimizin içinde bütünleşmeliyiz. Onların (Dış Türklerin) bize yaklaşmasını beklemeyiz. Bizim onlara yaklaşmamız gerekli. Köklerimize inmeli ve olayların böldüğü tarihimizin içinde bütünleşmeliyiz. ”

Mustafa Kemal ATATÜRK

Köklerden Geleceğe

Büyük fikirler, büyük hafızaların üzerinde yükselir. Bir eğitim lideri olarak geleceği kurgularken, geçmişin dev şahsiyetlerinin ayak izlerini takip etmek bir tercih değil, bir zorunluluktur. Bugün Türk Dünyası’nın stratejik bir güç olarak yükselişini izlerken, bu vizyonun mimarlarını hatırlamamak imkansızdır.

Namık Kemal’in yüreklerde yaktığı “hürriyet ve vatan” ateşi, Ziya Gökalp’in bu ateşi bir sisteme dönüştüren “sosyolojik aklı” ve İsmail Gaspıralı’nın “Dilde, Fikirde, İşte Birlik” diyerek ortaya koyduğu metodik yol haritası… İşte Mustafa Kemal Atatürk’ün Cumhuriyet’i kurarken ve “Türk Birliği” inancını dile getirirken beslendiği muazzam kaynak budur.

Ancak bugün biz eğitimcilere düşen görev, bu mirası sadece anmak değil; onu eğitim alanında stratejik bir eylem planına dönüştürmektir.

Fikri Mirastan Stratejik Ortaklığa

Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk, “Türk Birliği’nin bir gün hakikat olacağına inancım tamdır.” derken, bunu duygusal bir temenni olarak söylememiştir. Bu, jeopolitik bir öngörüdür. Bugün Türk Devletleri Teşkilatı’nın vizyonu ile bu öngörü gerçekleşme yolundadır. Fakat siyasi ve ekonomik anlaşmalar, bir binanın dış cephesi gibidir. Binanın temeli ve kolonları ise eğitimdir.

Eğitim sistemlerini entegre etmemiş, aynı kavramlarla düşünmeyen, aynı tarihi bilince sahip olmayan nesillerin “Birlik” kurması zordur. İşte bu yüzden meseleyi “Maarif Davası” olarak ele almalıyız.

Felsefi Zemin: “Tuğba Ağacı Nazariyesi”

Eğitim reformlarına nereden başlamalıyız? Emrullah Efendi’nin meşhur “Tuğba Ağacı Nazariyesi” bize bu konuda rehberlik etmektedir. Kökleri göklerde, dalları aşağıda olan bu efsanevi ağaç gibi, eğitimdeki reformlar da “yukarıdan aşağıya”, yani yükseköğretimden halka doğru yayılmalıdır.

Türk Dünyası’nın entelektüel birikimini ve akademik kadrolarını (üniversitelerini) birleştirmeden, tabanda kalıcı bir “fikir birliği” sağlamak mümkün değildir. Bu yüzden reform hareketimiz, üniversitelerin öncülüğünde başlayıp ilkokul sıralarına kadar inmelidir.

İlk Adım: Alfabe ve Dil Birliği

Bir milletin düşünce dünyasının sınırlarını, dili belirler. Türk Dünyası’nın entegrasyonunda atılacak en somut ve ivedi adım, 34 harfli Ortak Türk Alfabesi‘ne geçiştir. Bu, harflerin değişmesinden öte, zihinlerin birbirine “tercümesiz” bağlanmasıdır.

Bakü’de basılan bir kitabın Ankara’da, Taşkent’teki bir makalenin Bişkek’te lise öğrencileri tarafından “kendi metniymiş” gibi okunabilmesi, eğitimde entegrasyonun kilit taşıdır.

  • Ortak Alfabe Entegrasyonu: İlkokuldan itibaren ortak alfabenin müfredata girmesi ve çocukların kardeş lehçelerle erken yaşta tanışması.
  • Ortak Müfredat ve Terim Birliği: Müfredatın bilimselliği ve ortaklığı, Matematik ve Fen Bilimleri gibi alanlarda kullanılan teknik terimlerin (açı, üçgen, hücre vb.) ortaklaştırılması gerekmektedir. Bilimin dilinin bir olması, zihnin bir olmasıdır.
  • Ortak Tarih ve Edebiyat: Tarih derslerinin parçalı değil, bütüncül bir “Türk Uygarlığı” perspektifiyle işlenmesi. Öğrencilerimizin Dede Korkut’tan Cengiz Aytmatov’a uzanan ortak edebiyat havuzundan beslenmesi.
  • Türk Dünyası Coğrafyası: Sadece sınırların değil, gönül coğrafyasının, ticaret yollarının ve stratejik kaynakların öğretildiği vizyoner bir coğrafya dersi.
  • Yeterlilik Çerçevesi (Diplomaların Geçerliliği): Tıpkı Avrupa Birliği’nin Bologna süreci gibi, Türk devletleri arasında diplomaların ve mesleki yeterliliklerin tam geçerliliğini sağlayan bir “Orhun Kriterleri” sisteminin kurulması.
  • Teknoloji ve STEM Birliği: Gelecek dijitalde kuruluyor. Robotik, STEM, yazılım ve yapay zeka müfredatlarının ortak standartlara bağlanması, Türk gençliğinin dünyayla rekabet edebilmesi için şarttır.

Geleceğin Yol Haritası: Türk Dünyası Eğitim Entegrasyonu Eylem Planı

1. Kurumsal Mekanizmaların Güçlendirilmesi

“Birlik” kavramını romantik bir söylemden çıkarıp kurumsal bir yapıya kavuşturmak için mevcut kazanımları derinleştirmeliyiz:

  • Orta Asya Yükseköğretim Alanı (OAYÖA): 2021 yılında imzalanan Türkistan Deklarasyonu ile temelleri atılan bu birleşik alan, diplomaların tanınırlığı ve kalite standartları için hayati bir zemindir.
  • TÜRKÜNİB ve Orhun Değişim Programı: Akademik iş birliğinin ana motoru olan Türk Üniversiteler Birliği (TÜRKÜNİB) daha aktif hale getirilmelidir. Mevcut Orhun Değişim Programı, sadece bir öğrenci değişimi değil, geleceğin liderlerinin “kardeşlik hukuku” ile tanıştığı bir “Türk Erasmus’u” olarak genişletilmelidir.
  • Türk Eğitim İş Birliği Konseyi: Eğitim politikalarındaki koordinasyonsuzluğu gidermek için; bakanlıklar üstü, teknik ve daimî bir yapı olarak “Eğitim İş Birliği Konseyi”nin kurulması, kurumsal hafızanın sürekliliği için şarttır.

2. Dijital Vatandaşlık ve “Çoban Ateşi”: TUDVA

Teknoloji, kültürel entegrasyonun en hızlı aracıdır. 90’dan fazla üniversitenin katılımıyla yürütülen Türk Dünyası Dijital Vatandaşlık (TUDVA) projesi, bu alanda yakılmış bir “çoban ateşi”dir.

  • Müfredata Entegrasyon: TUDVA gibi projeler seçmeli ders olmaktan çıkarılıp müfredatın ana omurgasına eklenmelidir.
  • Gençlik Köprüleri: Gençlerin, diğer Türk devletlerindeki akranlarıyla sadece dil üzerinden değil, “dijital projeler” üzerinden de bağ kurması, “kültürel aynılıklarının” farkına varmalarını sağlayacaktır.

3. Gerçekçi Bir Bakış: Engeller ve Çözümler

Vizyoner hedefler koyarken, sahadaki “gerçekçi bariyerleri” görmezden gelemeyiz. Akılcı ve idealist bir model ile, sorunları halının altına süpürmeyi değil, onları yönetmeyi öngörmeliyiz.

  • Bürokratik Direnç: Cumhurbaşkanları düzeyinde alınan kararların, alt bürokrasi (denklik işlemleri, vize, ikamet izinleri vb.) dehlizlerinde yavaşladığını görüyoruz. Çözüm, bürokratik süreçleri bypass edecek “Hızlı Geçiş Koridorları” oluşturmaktır.
  • Merkeziyetçi Yapı: Türk devletlerinin güçlü liderlik ve merkeziyetçi yönetim yapıları, yerel akademik inisiyatifleri kısıtlayabilmektedir. Çözüm, üniversitelere bu alanda “özerk iş birliği yetkisi” tanınmasıdır.
  • Ulaşım ve Maliyet: Öğrenci hareketliliğinin önündeki en büyük engel yüksek ulaşım maliyetleridir. Türk Hava Yolları ve diğer milli havayolu şirketleri iş birliğiyle öğrencilere özel “Eğitim Tarifesi” veya özel indirimler uygulanmalıdır.

4. “İşte Birlik” İçin Mesleki Eğitim Reformu

Gaspıralı’nın “İşte Birlik” ilkesi, bugün ekonomik entegrasyon demektir. Sadece akademik değil, mesleki eğitimde de ortak standartlar belirlenmelidir.

  • Yetkinlik Temelli Müfredat: Özbekistan örneğinde gördüğümüz sanayi iş birlikleri ve yetkinlik temelli modeller, tüm Türk Dünyası’na yayılmalıdır.
  • Kamu-Özel Ortaklığı: Türk iş dünyasının ihtiyaç duyduğu ara eleman (tekniker/teknisyen) gücünün, ortak sertifikasyon programlarıyla yetiştirilmesi, bölgesel kalkınmanın anahtarıdır.

5. Kritik Uyarı: Yapay Zekâ ve Veri Egemenliği

Geleceği inşa ederken dijital tehlikelerin farkında olmalıyız. Bugün eğitimde kullanılan yapay zekâ araçlarının (ChatGPT, Gemini vb.) büyük çoğunluğu Batı merkezli veri setleriyle eğitilmektedir.

  • İdeolojik Algoritmik Yanlılık: Batı menşeli algoritmalar, Türk Dünyası’nın tarihine, kültürüne ve hassasiyetlerine dair “yanlı” veya “eksik” bilgiler sunarak gençler üzerinde örtülü bir ideolojik nüfuz kurabilir.
  • Milli Veri Setleri: Kendi yerli Büyük Dil Modellerimizi (LLM) ve yapay zekâ çözümlerimizi geliştirmeliyiz. “Veri”, 21. yüzyılın petrolüdür ve Türk Dünyası kendi verisine, yani kendi hafızasına sahip çıkmalıdır.

Kütüphanelerden Gönüllere

Eğitim sistemlerini sadece karşılaştırmak yetmez, onları uyumlandırmak gerekir. Türkiye’nin köklü pedagojik tecrübesi ile Türkistan coğrafyasının genç ve dinamik enerjisini birleştirdiğimizde, ortaya çıkacak sinerji küresel çapta olacaktır.

Hedefimiz nettir: Adriyatik’ten Çin Seddi’ne kadar; aynı alfabeyi okuyan, aynı tarihi bilince sahip, bilimde ve teknolojide üreten, “fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür” nesiller yetiştirmek.

Geleceğin inşası, sınıflarda başlar. Ve o sınıfların mimarları, vizyoner eğitim liderleri olacaktır.

Alfabe birliğiyle başlayan, üniversitelerle yükselen ve teknolojiyle taçlanan bu süreç, 2053 ve 2071 vizyonlarının en güçlü teminatı olacaktır.

“Vatan ne Türkiye’dir Türklere, ne Türkistan
Vatan, büyük ve müebbet bir ülkedir: Turan”

Ziya GÖKALP

Turan’a…

İlhami Serdar KARAMAN –28.12.2025

x.com/iskaraman

Yorum bırakın

Popüler